ŞEYHMUS DİKEN YAZDI
Arguwan’a Yolu Düşenlerden Misiniz?
Orada bir Arguwan var. Yolunuzu şirin ilçelerine düşürmenizi bekliyorlar. Heyelan yolu harap etmiş, yeniden yapmaya vermişler. Bir Arguwan türküsü diyor ki; “Arguwan yolları tozdur dumandır / Bu benim çektiğim ahtır amandır / Bir gedeyim geleceğim gumandır”.
Her dem şer’den şer hasıl olmaz! Bazen şer’den hayırlı sonuçlar da zuhur eder. Muktedirler zulüm kusup, iktidar olmanın acımasız ceberutluğunu güce tapınırcasına kullanırlar. Her türlü ezayı, cefayı teba’ya layık bulurlar. İşkencesi, yasağı, engellemesi de çabası.
Oniki Eylül 1980 Askeri darbesinin en büyük kötülüklerinden biri de örgütlenme özgürlüğüne getirdiği yasak ve engellemeydi.
Bu engelleri aşmak kolay olmadı. Hele sivil toplum alanında! Şecerelerinden öğrendiğim kadarıyla Arguwanlılar bunu aşmışlar. İstanbul’da yaşayan Arguwan Dernekleri, Platformları önce kendi aralarında dernek statüsü altında bir üstyapı oluşturmuşlar. 1990’lı yıllarla birlikte de vakfa dönüştürmüşler örgütlenmelerini.
Adı “Arguvan Eğitim Kültür Vakfı” olan yapı epey bir süredir Arguwan Belediyesi ile birlikte her yıl Ağustos ayının ilk haftasında “Arguvan Türkü Festivali”ni gerçekleştiriyorlar. Bu yıl 11.sini yaptıkları festivallerine ben de davetliydim.
Bizim panelin konu başlığı “Medya ve Sosyal Medya” idi. Zeynel Lüle’nin moderatörlüğünde; Fatih Portakal ve Merdan Yanardağ’ın katılımıyla bir miktar medyanın ahvalini, ama çokça da reel siyasetin gidişatını konuştuk.
Zaten bu garip ve tuhaf ülkede en suya sabuna dokunmayanı olarak bildiğiniz aşk üzerine dahi konuşmaya yeltenseniz; iş, döner dolanır, gündemi her daim meşgul eden siyasete gelip dayanır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, Ergenekon tutuklamaları, KCK tutuklamaları, en son “paralel yapı” tutuklamaları ve tabii ki Cumhurbaşkanlığı seçimi meselesi.
Cem Evi’nde yaptığımız söyleşiye bir bölümü ayakta olmak üzere üçyüz dolayında kadınlı, erkekli ve de sonuna kadar ilgili bir topluluk katılım göstermişti.
Düzeyli, demokrat, katılımcılığı da, protestoyu da demokrasi kültürü içinde hazmeden bir kitleydi Arguwan kitlesi.
Başka yerlerde rahatlıkla dillendirdiğim gibi kullandığım “Kürdistan” kavramına tepki duyup alkışlamayanlar olduğu gibi, heyecanla alkışlayan bir kitle de vardı.
Arkamızda bütün salonun gözlerinin içine bakan kocaman bir Atatürk posteri vardı. Posterin önünde de bizler, kitlenin karşısında tuzluk, biberlik, şekerdanlık gibi bir masanın önüne dizilmiş konuşmacılar. Sanki koca bir suret ve bir çift göz arkamızdan biz konuşmacıları ve de salonu gözlüyor ve izliyor gibiydi.
Seksen küsur senelik cumhuriyetin ve sisteme endeksli devlet partilerinin yüzleşme seansı gibiydi bizim panel. Koca bir zaman şeridi içinde faili meçhul gazeteci cinayetlerini de tutuklamalarını da, iktidarların baskı ve zulmünü de olanca şeffaflığıyla konuştuk.
Anadolu ve Mezopotamya coğrafyalarının küçük yerleşkelerinde yılda bir kez düzenlenen bu tür hemşehri buluşmaları aslında bir ritüel gibi kan tazelercesine toplumu canlı ve diri tutuyor.
Arquwan’ın 45 köyü varmış, sordum anlattı Mehmet Uçar. Köylerin yarısı Kürt, diğer yarısı Türk imiş! Kürt köylerinin de yarıdan çoğu Kürt Alevi, diğer yarısı ise Sünni Kürt imiş! Tabi ilçenin 45 pare köyü ile birlikte tamamı Alevi toplumundan oluşuyor. Arguwan’da görevli ya da değil, herkes yerlisi olarak festivalim ev sahibi olarak görüyor kendini. Sorumluluklarının da bilincinde olmak kaydıyla…
Düzenleme komitesindeki sorumlu kişiler, batı yakaya göre hayli uzak ve küçük bir şehirde festival yapmanın zorluklarını biliyorlar. Sanatçıların katılıma gösterdiği ilgisizlik, uzak durma Arguwanlıların ciddi eleştirisi.
Uzun vadede uluslararası boyuta taşınma hazırlığı da olan ve farklı kimlikler, etnisitelerin, kültürlerin, müziklerin temsil şansını yakalama azminde olan Arguwan Türkü Festivali’nin bu yılki final konuğu Amedli Mehmet Atlı’ydı. Kürt Müziğinin yumuşak, içe işleyen naif sesi Arguwan Türkü Festivaline yakışmıştı.
Sanatın rehberliğine gönül verenlere derim ki; küçük ve uzak deyip de küçümsemeyin.
Bakın orada bir Arguwan var. Yolunuzu şirin ilçelerine düşürmenizi bekliyor Arguwanlılar. İlçeye beş kilometre kala heyelan nedeniyle harap olan yollarını yeniden yapmaya vermişler. Biliyorlar, bir Arguwan türküsü diyor ki;
“Arguwan yolları tozdur dumandır / Bu benim çektiğim ahtır amandır / Bir gedeyim geleceğim gumandır / Onun için ağlar ağlar gezerim…”
Bir dahaki sene 12 Arguwan Türkü Festivalinde bahtı kara maderi değiştirmek için yolunuzu Arguwan’a düşürün derim. Kömbesini yiyin, ayran çorbasını için. Mehmet Uçar’ın rehberliğini ve evsahipliğini önemseyin. Belki Kızık köylü Hüseyin Cahit Yalçın beni derdest edip götürdüğü gibi Kızık köyün “temizlikçi” balıklarını da size tanıştırır mı tanıştırır kim bilir. Ve ülkeyi işgal eden bu taassup ortamında bir Alevi sofrasına ve engin gönüllülüğüne konuk olur bir kadeh rakılarını da içersiniz belki. Benden söylemesi…
(ŞD/HK)
Diyarbakır – BİA Haber Merkezi 09 Ağustos 2014, Cumartesi günkü haberidir.
http://bianet.org/biamag/siyaset/157698-arguwan-a-yolu-dusenlerden-misiniz
Oniki Eylül 1980 Askeri darbesinin en büyük kötülüklerinden biri de örgütlenme özgürlüğüne getirdiği yasak ve engellemeydi.
Bu engelleri aşmak kolay olmadı. Hele sivil toplum alanında! Şecerelerinden öğrendiğim kadarıyla Arguwanlılar bunu aşmışlar. İstanbul’da yaşayan Arguwan Dernekleri, Platformları önce kendi aralarında dernek statüsü altında bir üstyapı oluşturmuşlar. 1990’lı yıllarla birlikte de vakfa dönüştürmüşler örgütlenmelerini.
Adı “Arguvan Eğitim Kültür Vakfı” olan yapı epey bir süredir Arguwan Belediyesi ile birlikte her yıl Ağustos ayının ilk haftasında “Arguvan Türkü Festivali”ni gerçekleştiriyorlar. Bu yıl 11.sini yaptıkları festivallerine ben de davetliydim.
Bizim panelin konu başlığı “Medya ve Sosyal Medya” idi. Zeynel Lüle’nin moderatörlüğünde; Fatih Portakal ve Merdan Yanardağ’ın katılımıyla bir miktar medyanın ahvalini, ama çokça da reel siyasetin gidişatını konuştuk.
Zaten bu garip ve tuhaf ülkede en suya sabuna dokunmayanı olarak bildiğiniz aşk üzerine dahi konuşmaya yeltenseniz; iş, döner dolanır, gündemi her daim meşgul eden siyasete gelip dayanır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, Ergenekon tutuklamaları, KCK tutuklamaları, en son “paralel yapı” tutuklamaları ve tabii ki Cumhurbaşkanlığı seçimi meselesi.
Cem Evi’nde yaptığımız söyleşiye bir bölümü ayakta olmak üzere üçyüz dolayında kadınlı, erkekli ve de sonuna kadar ilgili bir topluluk katılım göstermişti.
Düzeyli, demokrat, katılımcılığı da, protestoyu da demokrasi kültürü içinde hazmeden bir kitleydi Arguwan kitlesi.
Başka yerlerde rahatlıkla dillendirdiğim gibi kullandığım “Kürdistan” kavramına tepki duyup alkışlamayanlar olduğu gibi, heyecanla alkışlayan bir kitle de vardı.
Arkamızda bütün salonun gözlerinin içine bakan kocaman bir Atatürk posteri vardı. Posterin önünde de bizler, kitlenin karşısında tuzluk, biberlik, şekerdanlık gibi bir masanın önüne dizilmiş konuşmacılar. Sanki koca bir suret ve bir çift göz arkamızdan biz konuşmacıları ve de salonu gözlüyor ve izliyor gibiydi.
Seksen küsur senelik cumhuriyetin ve sisteme endeksli devlet partilerinin yüzleşme seansı gibiydi bizim panel. Koca bir zaman şeridi içinde faili meçhul gazeteci cinayetlerini de tutuklamalarını da, iktidarların baskı ve zulmünü de olanca şeffaflığıyla konuştuk.
Anadolu ve Mezopotamya coğrafyalarının küçük yerleşkelerinde yılda bir kez düzenlenen bu tür hemşehri buluşmaları aslında bir ritüel gibi kan tazelercesine toplumu canlı ve diri tutuyor.
Arquwan’ın 45 köyü varmış, sordum anlattı Mehmet Uçar. Köylerin yarısı Kürt, diğer yarısı Türk imiş! Kürt köylerinin de yarıdan çoğu Kürt Alevi, diğer yarısı ise Sünni Kürt imiş! Tabi ilçenin 45 pare köyü ile birlikte tamamı Alevi toplumundan oluşuyor. Arguwan’da görevli ya da değil, herkes yerlisi olarak festivalim ev sahibi olarak görüyor kendini. Sorumluluklarının da bilincinde olmak kaydıyla…
Düzenleme komitesindeki sorumlu kişiler, batı yakaya göre hayli uzak ve küçük bir şehirde festival yapmanın zorluklarını biliyorlar. Sanatçıların katılıma gösterdiği ilgisizlik, uzak durma Arguwanlıların ciddi eleştirisi.
Uzun vadede uluslararası boyuta taşınma hazırlığı da olan ve farklı kimlikler, etnisitelerin, kültürlerin, müziklerin temsil şansını yakalama azminde olan Arguwan Türkü Festivali’nin bu yılki final konuğu Amedli Mehmet Atlı’ydı. Kürt Müziğinin yumuşak, içe işleyen naif sesi Arguwan Türkü Festivaline yakışmıştı.
Sanatın rehberliğine gönül verenlere derim ki; küçük ve uzak deyip de küçümsemeyin.
Bakın orada bir Arguwan var. Yolunuzu şirin ilçelerine düşürmenizi bekliyor Arguwanlılar. İlçeye beş kilometre kala heyelan nedeniyle harap olan yollarını yeniden yapmaya vermişler. Biliyorlar, bir Arguwan türküsü diyor ki;
“Arguwan yolları tozdur dumandır / Bu benim çektiğim ahtır amandır / Bir gedeyim geleceğim gumandır / Onun için ağlar ağlar gezerim…”
Bir dahaki sene 12 Arguwan Türkü Festivalinde bahtı kara maderi değiştirmek için yolunuzu Arguwan’a düşürün derim. Kömbesini yiyin, ayran çorbasını için. Mehmet Uçar’ın rehberliğini ve evsahipliğini önemseyin. Belki Kızık köylü Hüseyin Cahit Yalçın beni derdest edip götürdüğü gibi Kızık köyün “temizlikçi” balıklarını da size tanıştırır mı tanıştırır kim bilir. Ve ülkeyi işgal eden bu taassup ortamında bir Alevi sofrasına ve engin gönüllülüğüne konuk olur bir kadeh rakılarını da içersiniz belki. Benden söylemesi…
(ŞD/HK)
Diyarbakır – BİA Haber Merkezi 09 Ağustos 2014, Cumartesi günkü haberidir.
http://bianet.org/biamag/siyaset/157698-arguwan-a-yolu-dusenlerden-misiniz