Hüseyin ŞAHİN
Antropolog
Şubat ayının 20’sinde İnönü Üniversitesindeydik. “Arguvan Türküleri Üzerine Söyleşi ve Konser” düzenlemiş Üniversite… Saat 16.00’da Güzel Sanatlar Fakültesi Adnan Saygun Konferans Salonunda; Arguvanlı Sanatçı Erhan Yılmaz, Arguvanlı TRT Sanatçısı Muharrem Temiz ve Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Murat Bulgan’ın katılımıyla dinleyicilere Arguvan Ağzı ile ilgili bilgiler aktarıldı. Yörede kullanılan saz(bağlama) ve cüra tanıtıldı.Arguvan, Çamşıhı ve Barak havalarının benzeşimlerine örnekler verildi.
Aynı günün akşamı saat 19.00’ da ise Kongre ve Kültür sarayında dinleti vardı. İçeriye adımınızı atmakta güçlük çektiğiniz salona dinleyiciler sığmamıştı.1000 kişiyi aşkın dinleyici Arguvan Türküleri için bir araya gelmişlerdi. İlk olarak Erhan Yılmaz sahne aldı.Arguvan türkülerinin usta yorumcusu, bağlamasıyla dinleyicinin karşısındaydı; bir saati aşkın süre Arguvan türküleri okudu..Arada bir de yoğun duygusal anlar yaşadı sanatçı:
Sallanıp garşımda duran şu peri
Ah…Dura yamacımda da yuyalar beni
Hasiret doldurur da geçtiğin yeri
Duta da birine goyalar beni
Yaz gele yaz gele de neyleyem yazı
Havalandı uçtu da göynümün bazı
N’olur daha çalmam da şu dertli sazı
Ah..Zaten öldürüy bu havalar beni
Yücedağın da yücesinden burcundan
Ah…Bana er ver de yara gecinden
Gele duta da salacamın ucundan
Ah…Düğün bayramınan da savalar beni
Türküyü tamamladığında , onun bu türküden etkilenişi, dinleyiciye seslenişinde de vardı.
Nasıl duygulanmasın ki, salondaki yüzlerce kişi ona koro halinde eşlik ediyordu…Tekrar başladı Arguvan havalarını okumaya:
Gökçeklidir yaylaların gülleri
Gaymahtan tatlıdır yârin dilleri
Mevlam güldürür mü garip kulları
Bir garez yüzünden yardan ayrıldım
Ardı ardına okudu türkülerini, sevda ve hasretlik iç içeydi türkülerinde:
Saçların yüzünde örülmüş perde
Seni kim uğrattı bu zalım derde
Sordum ki güzele sevdiğim nerde
Ah ettikçe ciğerimi söküyü
Ve durmak yok devam başka bir türkünün sözleri dökülüyor gönlünden:
Gine havalandı gönlümün kuşu
Olmuyu bir dala konduramıyım
İçerime ateş düşmüş yanarım
Fırat’ı bağlasam söndüremiyim
Türküleri okurken bazen anılara uzandı gönlüyle; ilginç bir anısı vardı dinleyicisiyle paylaştığı; İzmir’de çalıştığı kurumun kampına tatile gitmişti 1981 yılında…Akşam masa başında oturmuş yemek yiyorlardı.Erhan Yılmaz da sazıyla türküler okuyordu konuklara. Yanlarına yanaşan ve onları hayranlıkla izleyen Fransız turist ve kızını da davet ettiler.Bir süre sonra kız çocuğu Türkçeyi bilmediği halde Arguvan türküleriyle duygulanmış, ağlıyordu…Sanatçı, bu anısını anlatırken “Demek ki müzik her yerde müzik…Sözlerini anlamasan da bağlamayla bütünleşen ezgilerin insanı etkileyen bir yanı var ki, yabancılar dahi duygulanıyor Arguvan türkülerinden” diyordu. ve ardından yine Arguvan türküleriyle buluşturuyordu salondakileri:
Pınarın başında söylenen sözler
Beni deleyledi yardaki gözler
Arttaki gelinler öğdeki kızlar
Az kaldı ki beni yardan eyleye
Malatya’da bulunduğu için mutlu olduğunu dinleyicilerle paylaşan Erhan Yılmaz “Malatya Malatya bulunmaz Eşin” türküsünü salondakilerle beraber söyledi. Sazıyla bütünleşen sanatçı çok sevilen bir Arguvan türküsüyle sahneden ayrıldı.Ancak salon alkıştan kırılıyordu.Dinleyenleri kırmadı ve bir Arguvan türküsü daha okudu:
Kapının önünde önlük dikiyi
Yürüdükçe yar belini büküyü
Dedim güzel sen kimlerin yârisin
Söylemeden dolu gibi döküyü
Sahneye ikinci olarak TRT Sanatçısı olan Arguvanlı Aşık Seyit Meftuni’nin oğlu Muharrem Temiz, Öğretim Üyesi Murat Bulgan ve Kubilay Tatar çıktılar.Dinletilerini iki bölümde sunan yorumcular, Arguvan’da kullanılan bağlama ve cura ile türkülerden, deyiş, duaz, mersiye ve tevhid’lerden örnekler sunmaya başladıklarında, salondaki dinleyiciler memnuniyetlerini sıklıkla alkışlayarak gösteriyorlardı.
İlk bölümde Arguvan uzun havalarından örnekler sunuldu.Murat Bulgan söylüyor, Muharrem Temiz ve Kubilay Tatar birlikte sazlarıyla ona eşlik ediyorlar:
Bir ay doğar ilk akşamdan geceden
Şavkı vurur pencereden pacadan
Uykusuz mu kaldın dünkü geceden
Uyan uyan yar sinene sar beni
Yüce dağ başından aşırdın beni
Tükenmez dertlere düşürdün beni
Madem soysuz bende göğnün yoğ idi
Niye doğru yoldan şaşırdın beni
Bunun hemen ardından yine çok sevilen, öyküsü genç bir kızın çocuk yaşta birisiyle evlenmesini konu alan bir Arguvan Türküsünü okuyor Muharrem Temiz :
Gelin oldun Garabel’in eline
Yedi bayram kına yakmam elime
Gurban olam senin gibi geline
Yayladan gel kömür gözlüm yayladan
Senin baban karşı köyün hocası
Çok peşime düştü genci kocası
Bana derler şu kötünün kocası
Yayladan gel kömür gözlüm yayladan
Ne kadar methetsem o kadar güzel
Top bürür saçını gözünü süzer
Mıskalar yaptıram değmesin nazar
Yayladan gel kömür gözlüm yayladan
Türküleri çok Arguvan’ın… Böyle 2-3 saatte bitecek gibi değil.Arguvan türküleri sadece sevda, hasretlik, sevda üzerine mi! Bunun böyle olmadığını bir de “İçeri makam” denilen inanç içerisinde bir müzik kültürünün olduğunu belirtti Muharrem Temiz..
Muharrem Temiz ve arkadaşları; yörede inanç yönüyle ibadette kullanılan saz ve curalarını ellerine alıp başlıyorlar deyiş, duaz, mersiye ve miraçlama okumaya:
Mürvet deyip de temennaya geçelim
Lütfünüzle abu hayat içelim
İzniniz olursa ağız açalım
Sürelim bir sohbet destur olursa
…..
Şah Hatayi’m eder can ile serin
Pire kurban olsun can ile serin
Takatim da yoktur kabala yerim
Terceman keselim destur olursa
Hemen bir deyiş de Aşık Hüseyin’den okuyor Muharrem Temiz:
Bahçede bir bülbül ağlar
Gülün elinden elinden
Gazel olmuş solmuş bağlar
Gülün elinden elinden
Akşam olur güneş batar
Viranda baykuşlar öter
Ferhat da külüngün atar
Yarın elinden elinden
….
Hüseyni’yem sözün söyler
Bilmem felek beni neyler
Mecnun da Leyla’sın arar
Çölün elinden elinden
Salondaki dinleyiciler Arguvan deyişlerini dinlerken o kadar mutluydular ki, bazen koro olarak eşlik bile ediyorlardı..Arguvan deyişlerinden örnekler sunmaya devam ediyordu Muharrem Temiz ve arkadaşları:
Gam yeyip gam çekme divane gönlüm
Sana bulunmayan özge yar olsun
Bizden yüz çevirmiş vefasız güzel
Yeni bir yar sevmiş gülü har olsun
…
Mahzun Hüseyin’i uğrattın zara
Ağlayı ağlayı kalmadı çare
Seni ısmarladım perverdiyara
Meskenin cehennem yerin har olsun
Sazlarının tellerinde ezgiler, dillerinde Arguvanlı Aşık Seyit Meftuni(Mamo Temiz)’nin çok tanınan ve sevilen bir deyişi türkü severlerle buluşuyor.Seyit Meftuni Arguvan’ın Kuyudere (Minayık) köyünden olup, Muharrem Temiz’in babasıdır.Usta bir aşıktır..Ailede saz çalma geleneğini oğulları devam ettiriyor.Ali Almanya’da, Muharrem ise İstanbul TRT’de…Aşık Seyit Meftuni şöyle diyor:
Dost cemalin benzer güneşe aya
Bakamam yüzüne yandırır beni
Aşığı kül eyler sendeki ziya
Gonca güller gibi soldurur beni
Seyit Meftuni’yem hayranım sana
Acı şu halime merhem et bana
Kara toprak oldu bize öz ana
Sarar sinesine buldurur beni
O akşam salon türkülerle doluyor, güzelleşiyor. Sahnedeki üçlü, tezene(mızrap) kullanmadan pençe(Şelpe) ile sazlarını çalarak örnekler sunmaya devam ediyorlar. Arguvan yöresinden tevhid’i okuyor Muharrem Temiz. Dinleyiciler de eşlik ediyor sanatçılara…Bu arada Erhan Yılmaz’da sahneye davet ediliyor. Muharrem Temiz , “Erhan Yılmaz’ı da davet ediyoruz sahneye, Finali hep beraber yapalım” diyor. Salonda herkes büyük bir coşku içerisinde, bu türkü akşamının bitmesini hiç istemiyor gibiler…
Finalde Usta yorumcular hep beraber Arguvanlı Aşık Bektaş’ın “Küvre Bayramınız mübarek olsun” adlı türküsünü salondaki konukların da katılımıyla okuyorlar…Salondakiler ayakta alkışlıyor… Nihayetinde iki saati aşkın süren programda herkes türkülere doyuyor o akşam… Bu türkü akşamını düzenleyenlerin, bizleri Arguvan türküleriyle buluşturanların ve sanatçıların ellerine-dillerine, gönüllerine sağlık …